Sevgili okurlar,
Yine karamsarlık...
Yine olumsuzluklar...
Nereye baksan, yüzünü güldürmeyi bırak...
Umut verecek bir gelişmeye rastlamak bile, mümkün değil.
Ne yazılı basında...
Ne de görsel medyada...
Parti kapatma davası henüz sonuçlandı. Üzerinde tartışmalar başlar, epey bir zaman idare ederiz, derken...
Hopp, bir bakmışsın; Onun üstüne bir sünger, yeni bir olay. Pardon, eski bir olay; Ergenekon... Bu Ergenekon süngeri de çok dayanıklı, kaliteli bir süngermiş ki, eskimek bilmiyor.
Pat, ardından global ekonomik kriz... ABD'nin en ünlü bankalarını yutan, daha da yutmaya hazırlanan ve dünyayı sarsan, ancak, "bize hiç bir şey yapamaz" denilen olay. ABD'nin sistemine ve kuruluş felsefesine aykırı olarak, "kurtarma paketi" hazırladığı bir olay için, bizimkiler hâlâ "bize bişe olmaz" mantığı içindeler.
Derken, hepimizi yasa boğan terör olayı ve 17 şehidimiz...
Henüz gözümüzün yaşı kurumadan, bir 5 şehit daha...
Bu arada, bizler şehitlerimize ağlarken, bazı kesimimizde "niye önlem alınmadı?", "o karakol niye oraya konuçlandırıldı?" gibi yorumlarda bulunmaya başladı. Bir kuvvet komutanımızın "golf" merakı tartışılır oldu. (Bu kuvvet komutanımızın davranışını ben de eleştiriyorum.)
Ancak, ben terör konusunda şöyle düşünüyorum; Bir defa milletçe çok soğukkanlı olmalıyız. Bu olayın dış destekli olduğunu ve en büyük destekçilerinin de, bizim müttefiklerimiz olduğunu unutmamalıyız. Böyle olunca, soğukkanlı olmak ve toplumumuzun tüm kesimlerinin birlik içinde tutmak, ayrışmalara meydan vermemek için her türlü önlemi almak zorundayız. Bununla birlikte, öncelikle terörün dış desteğini kesmek için ne gerekiyorsa o yapılmalıdır. Bu gerek eğer, ABD'ye kafa tutmaksa, evet ABD'ye "nota vermek" dahil, kafa tutmalıyız. Devlet olmanın gereği neyse o yapılmalıdır.
Dış desteği olmayan hiç bir terör, eylemlerine devam edemez. Sonunda, diz çökmek zorunda kalacaktır. "Bitecek midir?" diye sorarsanız, kesinlikle bitmeyecektir ve sizin zayıf anınızı kollamayı bekleyecektir. Zayıf anınız veya zaaflarınız nelerdir? Toplumun bazı kesimlerini küçük görmek, ayırımcılık ve kayırmacılık yapmak, insanlara eşit ve adil davranmamak, vurgun ve yolsuzlukların artması. Bu ve benzeri zaaflardan kaçınılırsa, eminim ki ülkemiz terör belasından kurtulur.
Şimdi sizlere, okuyunca tüylerimin dikildiği, haberturk.com sitesinde Nuran Yıldız'ın köşesinden, bir alıntı aktarmak istiyorum.
Sevgiyle kalın, hepiniz...
Nazım Hikmet Oratoryosu’nun “Şehitler” bölümü: Tam da içinden geçtiğimiz günler için yazılmış sanki… O kadar güzel ve o kadar anlamlı. Sizler de okuyup aklınızda tutun istedim:
ŞEHİTLER
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler
Dumlupınar'dakiler de elbet
ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
yatarsınız al kanlar içinde.
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
siz toprak altında derin uykudayken
düşmanı çağırdılar,
satıldık, uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
kalkıp uyandırın bizi!
uyandırın bizi!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir! / 1959