Sizler de görüp, izlemişsinizdir tv'de..
Denizli'deki Cumhuriyet törenlerinde meydana gelen olayları..
Atatürkçü Düşünce Derneği üyelerinin kutlama törenlerine katılmasını engellediler..
Engellemekle kalmayıp, yerlerde sürükleyerek, emniyete götürüldüler..
Neden..?
Bunu yapmalarındaki sebep nedir..?
Acaba, korku mudur, bunu yaptıran..?
Evet, korkuyorlar..!!
Hem de çok korkuyorlar..!!
Hatta tek korkuları var..
Bir tek..!!
Sadece O'ndan..!
Başkasından değil..!
Korktukları gayet apaçık değil mi..?
Seksenaltı senedir bu böyle..
O zaman dedeleri korkuyordu..
Şimdi ise, torunlarında korkmak sırası..
Nerdeyse her kurumu ele geçirdiler..
Ama, halen korkuyor ve kafalarında bir "acaba" sorusu yiyip bitiriyor benliklerini..
Hemen hemen tüm dünya destekliyor onları..
Fakat, bir türlü yenemiyorlar korkularını..
Peki, bu korkunun sebebi yersiz mi..?
Asla yersiz değil..
Çok iyi biliyorlar ki; Zira, Atatürk bu Cumhuriyeti kurarken, ülkenin temellerini atarken, öyle baştan savma bir şekilde yapmadı..
O kahraman insan, aynı zamanda çok büyük bir düşünürdü..
Ülkenin temellerini atarken, en ufak bir hataya meydan vermeden, her şeyi sistemli bir şekilde, akla, mantığa ve bilime dayanarak, bunların yanında milletleri millet yapan değerleri de ihmal etmeden, her alanda tam anlamıyla devrim yaparak, gelecek nesillerin de geliştirmesine imkan tanıyarak, yarattı bu Cumhuriyet Türkiyesini..
Evet, biliyorlar..
Tüm bunları gayet iyi bildiklerinden, bu kadar çok korkuyorlar..
Çünkü, bu iktidarları çok uzun sürmeyecek ve sonunda başlarına gelecek olanı da, çok iyi tahmin ediyorlar..
Tüm korkuları, bir zaman sonra halkın uyanıp gerçekleri görmesinden..
Bütün korkuları, Atatürk düşünce sistemine sahip kitlelerin, devrimcilerin halkı aydınlatmasından..
Açıkçası, halktan, halkın tepkisinden korkuyorlar..
İşte bu nedenledir ki, Atatürk posteri taşıyan, Atatürk'ün adını haykırarak gösterilere katılanlara tahammül edemiyorlar..
Esnaf dernekleri, meyve-sebze satıcıları geçit törenine katılabilirken, Atatürkçü Düşünce Dernekleri veya biraysel olarak bu düşünceleri seslendiren halkı, bu törenlere sokmuyorlar..
Katılmak için direnenleri ise, polis gücü ile araçlara doldurup emniyete götürerek, bu düşünce sahiplerine baskı uygulayıp, sindirmeye çalışıyorlar..
Bu bayram Cumhuriyet Bayramı değil mi..?
Bu bayram Cumhurun bayramı değil mi..?
Cumhur olarak sadece kendi seçtikleri, kendilerinin beğendikleri mi olacak..?
Bu bayram tüm halkın bayramı..
Atatürk döneminde ki kutlamalarda, her isteyen vatandaş tören alanındaki yürüyüşe katılabiliyordu..
İçim acıdı o sahneleri gördüğümde..
Ama, dedim ki, "
Yapın bakalım, yapabildiğiniz kadar.. Hatta daha bile fazlasını da yapabilirsiniz.. Bu yaptıklarınızla, bu baskılarla bizi yıldırabileceğinizi düşünüysanız, işte o andır, sizin bittiğiniz an.."
Gerçekten de, orada sürüklenerek götürülen, kadın-erkek, genç-yaşlı, herkes sanki benim gibi düşünüyordu..
Alınıp götürülmeyen insanlar, "
Bizi de alın, bizi de götürün.." diye hep bir ağızdan haykırıyordu..
Bu olanlardan anladığım, uzunca bir süredir, yapılan baskılar ve uyutma taktikleri sonucunda, sessiz kalan Atatürkçü kitle, nihayet bu sessizliğini bozmaya ve sesini duyurmaya karar verdi..
Atatürk'ün ruhu uyuyan kitleyi ayağa kaldırmayı başardı, diye düşünüyorum..
Sevgilerimle..