Haberi ilginç kılan, haberi okuduğunuzda sizin de farkedeceğiniz gibi; Haberde adı geçen Elif Ekin'in, ayağı takılarak, başını kapıya çarpması sonucu bayılmasının ardından, ayıldıktan sonra, başından akan bir miktar kanı önemsemediği bildiriliyor.
Aradan altı ay bir süre geçtikten sonra ise, başında ve yüzünde ağrılar hissetmesi ve çenesini açmakta zorlanmasıyla ortaya çıkan durum. Bana ilginç gelen de, "aradan altı ay geçtikten sonra ortaya çıkan" bu durum.
Kadının ayağı takılıp, kafasını dolabın kapısına çarptığında, dolabın "anahtarı" kadının kafasına saplanıyor. Kadın ayıldığında, kafasına saplanan bu dolap anahtarını farketmiyor. Sadece kafasından bir miktar kan aktığını ifade ediyor. Kafasına dolap anahtarının saplandığı ise, kadının başında ve yüzünde ağrılar başlayınca Aydın Devlet Hastahanesi'ne gitmesi ile ortaya çıkıyor.
Hastahanede yapılan muayene ve tomografi sonucunda başında bir metal cismin varlığı ortaya çıkıyor. Ardından kadın ameliyata alınıyor. Yapılan ameliyatta bir ilginç olay daha yaşanıyor. Tomografide görülen metal cisim, ameliyat sırasında bulunamıyor.
Ameliyat sonrasında başındaki cisim bulunamayan kadın, Aydın Devlet Hastahanesi'nden, Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne sevk ediliyor. Burada yapılan ameliyat sonucunda, kadının başındaki anahtar çıkarılıyor.
Ameliyat sonrasında, ADÜ Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Eray Copcu'nun yaptığı açıklamada; "Hastanın beynine çok yakın bir bölgeden çıkarılan metalin dolap anahtarı olduğu ve anahtarın bir yıl önce yaşanan çarpma sonucunda hastanın başına saplandığının belirlendiği ancak hastanın bunu fark etmediği anlaşılmıştır." diyor.
Ameliyatın ardından hastanın yüz ağrılarının bittiğini ve artık çenesini tam olarak açabildiğini söyleyen Copcu, ''Bu ameliyat bilimsel bir yayın olacak. Bilimsel yayınlarda olabildiğince resmi dil kullanmaya çalışırız ama bu sefer bilimsel yayınımızın adı 'Anahtar paspasın değil, çene kemiğinin altında' olacak'' diyerek, Tıp literatürüne yeni bir bilimsel yayın adı kazandırmış oldu.
Olayın "ilginç" tarafını ben çözemedim. Kadının başında metal bir cisim olduğu halde, bunu hissetmemiş olması, sizi bilmem ama bana ilginç geldi. Eğer anahtar paslanmaz çelik olsaydı, -genelde kapı anahtarları paslanmaz çelik oluyor- kadın ömür boyu o anahtarı başında taşıyacak ve hiç bir şey hissetmeyecekti.
Bu olaydan anladığım tek gerçek var. Allah'ın bize gönderdiği Kur'an'da defalarca vurguladığı, "düşünme yetisi" ve bu düşünmeyi sağlayan "insan beyninin", Yüce Yaratıcımız Allah tarafından nasıl bir kalkan ile korunduğu gerçeği.
Ancak, ne hazin ve yazık ki biz insanlar, Allah'ın bizlere bahşettiği bu değerli varlığı, Kur'an'da defalarca vurgulandığı şekliyle işletmiyoruz. Yani düşünmüyoruz.
Halbuki, Allah bizlere verdiği beyni, yani aklımızı işletmemizi öğütlüyor. Her işimizde, her fikir karşısında düşünmemizi ve aklımıza baş vurmamızı bildiriyor. Bunu bildirirken kendisinin ileri sürdüğü fikirler için dahi bunu yapmamızı bildiriyor. Körükörüne inanmak yerine, aklımızı kullanmamızı ve bu inancı akıl süzgeçinden geçirmemizi öğütlüyor.
O'nun yarattığı "insan" olmanın, gerçek insana ulaşmanın gereği de budur.
Diye, düşünüyorum...
17 YORUMLAR :
inanılmaz gercekten.. olay sonunda acıklamanıda eş değer dikkatle okudum, örneklendirdiğin yollarla nelere vakıf olabileceğimize dair en ufak bi fikrimiz bile yok..
Daha önce okumuştum.Gerçekten çok ilginç.Düşüncelerine bende katılıyorum.Güzel işlemişsin tebrikler.Sevgilerimle...
@ Sevgili Nehir,Beğeni ve yorumun için çok teşekkür ederim.
Eğer, gereği gibi işletilirse insan aklının başaramıyacağı şey yoktur. Bunu idrak edebilirsek, yolun çoğunu aşmışız demektir.
Sevgiyle kal... :)
@ Sevgili Emin,
Düşüncelerimi paylaşmana çok sevindiğimi belirtmeliyim. :)
Ayrıca, diğer iltifatın için de teşekkürü bir borç bilirim. Yaptığım sadece, haberi kopyalayarak değil de, aklımda kalanları yazmak oldu. Bunları yazaken de, bazı fikir ve düşünce kırıntılarımı eklemeden duramıyorum.
Ve böylece nasıl olduğunu bilmediğim, buna sizlerin karar vereceği bir yazı meydana geldi.
Beğenilirse ne mutlu bana...
Sevgiyle kal...
Cok ilginc bir haber, o anlari gozonune getirdim bir an icim titredi.. aman aman.. OLayin sonunu cok guzel baglamissin:) Kenya'dan sevgiler
@ Merhaba Göksun,
Beğenmene sevindim. Çok teşekkürler... :)
Benden de, Kenya'ya selam ve sevgiler...
Ne dimek efendim benim olmayan guzele de guzel demeli:) bende tesekkur ederim
İlginç bir konu olmuş Arzucum.Bu tip olaylar akla-mantığa sığmıyor ama insan oğlunun başına her türlü olayında geldiği bir gerçek.Böyle olduğu içinde hayret içinde bunları okuyoruz.Bu olaylar yaşandıkça bilim bunlara göre teşhis,tedavi şekilleri gerçekleştirecektir.
Duyduğum kadarıyla Türkiye deki genel cerrahinin ilerlemesi,yabancı ülkelerde ki insanların bile tedavi için Türkiye yi seçmesi bu tip olaylara müdahale de Türk doktorların daha bir kendini geliştirmesinden kaynaklanıyor.
Bu ilginç yazı için teşekkürler Arzucum.
Sevgiyle kal...
@ Tılsımcım,Konunun ilginçliğini sen de kabul ediyorsun değil mi?..
Benim hayret ettiğim, yapılan teşhis sonucunda, başında bir metal cismin varlığı tespit edildiği halde, ilk ameliyatta bunu bulamamaları. İlginç olan bu!..
Sevgiyle kal, canım arkadaşım.. :)
Tomografide görünen metal cismin Aydın Devlet Hastanesi'ndeki ameliyat sırasında bulunamamış olması çok ilginç,hatta ürpertici geldi bana Arzucuğum.
Anahtar bu yani..Çok minnacık bir şey de değil..Zavallı kadına ameliyat ızdırabı çektirmişler boş yere.
Doktorlar bu anahtarı görüp bulamamışlarsa kadıncağızın da bunu düşünememiş,anlayamamış olması normal diye düşünüyorum..
Daha önce duymamış olduğum bu haberi senin kaleminden okumak çok çarpıcıydı.
Ve kesinlikle katılıyorum..Yaradan'ın verdiği aklı bazen çok derinlemesine kullandığımızda hiç aklımıza gelmeyecek gerçeklere ulaşabilme yetisine sahibiz.Bu çok doğru.
Yazdığın bu güzel yazıyı paylaşımından dolayı teşekkür ediyor,sevgiyle öpüyorum seni..
@ Canım Zeugmacım,Neyse ki, Aydın Devlet Hastahanesi ameliyat sonrasında anahtarı bulamayınca, bekletmeden ATU Tıp fakültesine sevkini yapmış. Yahut da, hasta kendisi sevkini yaptırtmış olabilir. Orası önemli değil. Önemli olan, ameliyat sırasında "anahtarın" bulunamamış olması.
Canımın içi arkadaşım, ilgi ve alakana çok teşekkür ederim.
Sevgiyle kal, öpüyorum..
way anam way Allah korumuş 6 ay metal parçasıyla ::( trajikomik bir olay ne diyim.
Halimcim, bir şey demesen de olur. Sen buralara geldin ya.. :) Hoş geldin sefalar getirdin. :)
ya adnan menderestekiler doktorda aydındakiler ne .bu olayın her karesi ilginç yahuuu
paylaşımınız için çok teşekkürler
@ Aylizcim,Bloguma hoş geldin. Değerli yorumun için ve katkın için de çok teşekkürler. :)
Maalesef, ülkemizde meslek sahiplerinden bir çoğu, işlerine gereken özeni, duyarlılığı göstermedikleri için bu olaylar oluyor.
Özellikle de, insan hayatını ilgilendiren mesleklerde çalışanların bu konuda daha dikkatli, özenli ve duyarlı olmaları gerekir.
Sevgiyle kal canım..
bu yaşananları okuyunca adamın birinin başına saplanan kurşun aklıma geldi. başına taş atılmış gibi hissetmiş, çok az kan varmış ve önemsememiş. o da, tam hatırlamıyorum, 3-4 ay sonra başağrılarının yoğunluğuyla doktora gittiğinde çıkmıştı başına kurşun saplandığı!
doktorların ameliyatta anahtarı bulamamaları gerçekten şaşırtıcı. iğne gibi küçük ve incecik bir şey değilki, hadi geziyor vücutta, bulamadılar diyelim... Allah korusun hepimizi....
Bakış açılarını beğendim. Tebrikler.
Yorum Gönder
Hadi hadi!.. Dök içindeki inciyi!..
Bir inci de senden olsun.
Sizden tek isteğim, kimseye hakaret etmemeniz.
Bir de, Türkçeyi düzgün kullanmanız.
Hepinize, şimdiden sonsuz teşekküler..