Şu anda, dünyanın en populer sosyal ağları arasında ilk sırayı alan Facebook'a, her zaman olumsuz bir düşüncem vardı. Bu nedenle de, oraya üye olmayı hiç düşünmüyordum. Sanırım, Şeytan "kanıma girdi". Kısa bir süre önce, yani dört-beş gün önce şeytanın dediğine uydum ve sosyal bir varlık olmaya karar verdim.
Şeytanın dediğine göre, Facebook'a kayıtlı olmayanlar insan sayılmıyorlarmış. Sayılsalar bile, öylesine, önemsiz bir varlıktan öte bir şey olamıyormuş. Bana diyor ki Şeytan; "Önemli ve tanınmış bir şahsiyet olmanın birinci şartı, önemli ve tanınmış kişilerle iletişim kurmak. Çeşitli sosyal faaliyetlere ve organizasyonlara katılmaktır. Hatta insan olmanın birinci şartı, sosyalleşmektir. Çünkü, insan sosyal bir varlıktır." Şeytan işte adı üstünde, benim zayıf taraflarımı biliyor ve devamlı bu zayıf tarafımdan vurmaya bayılıyor. Ben de, sesimi çıkarmadan onun dediklerini dinleyip, peki olur diyorum.
Bu sözlerine devam ediyor. "Bu nedenle senin de Facebook'a üye olup, kendini tanıtmalısın. Öyle tanıtmalısın ki, seni tanımayan, bilmeyen kalmasın. Her şeyini ortaya dökmelisin, sevdiklerini, sevmediklerini, nelerden hoşlanırsın, olmazsa olmazların nelerdir, bunların hepsini oraya yazacaksin. En güzel fotoğraflarını seçip oraya koyacaksın. Fotoğraflarını seçerken dikkat edeceğin en önemli unsur, en cesur ve cazibeli pozlarını seçeceksin. Öyle bir resmin yoksa, hiç beklemeden çektirmelisin. Resimlerinin çok alımlı ve seksi olmasına dikkat etmelisin." Konu buraya gelince, ben "Hoop! O kadar uzun boylu değil. Ben öyle pozlar veremem. Ben karşıyım, bu şekilde insanların kendilerini teşhir etmesine" desem de... O hiç istifini bozmadan ve bozuntuya vermeden, "Ya çekinecek bir şey yok. Herkes aynı şeyleri yapıyor. Hem zaten sen, modern düşünceye sahip bir kızsın. Gençsin, güzelsin, çekicisin ve de akıllı bir kızsın. Daha ne istiyorsun. Bu özelliklere sahip olmayan niceleri, nasıl meşhur olup, paraya dolar, euro diyorlar."
O böyle konuştukça bende mest oluyorum. İçimden, "Vay be!.. Ben ney mişim de haberim yokmuş. Elalem yapıyor da, benim neyim eksik ki.. Hatta çoğundan daha da fazla özelliklere sahibim." diyorum. Bir taraftan, ona "Yok olmaz, ben öyle biri değilim. Onların yaptıklarını yapamam" diyorum, içimden de, "Ya, ne olacak ki, alt tarafı bir siteye üye olacaksın. At işte, yalan yanlış bir şeyler uydur, doldur forumu. Kim bilecek ki, gerçek durumunu. Sonra bilseler ne olacak ki, sen kendinden emin olduktan sonra. Sen ki, yıllar önce buna benzemez, nice olur olmaz yerlere girip çıkan birisin. Oralarda, ne canlar yaktığını, neler yaptığını Şeytan bilmiyor mu sanki. " diyorum. Böylece, yavaş yavaş şeytanın istediği kıvama geliyorum. Beni kıvama getirdiğini anlayan Şeytan, "Sen dediklerimi yap, hiç bir şey olmayacak. Senin yararına olacak her şey. Daha sonra yine görüşürüz" diyor. Ben de, "Tamam, dediklerini yapacağım. Umarım senin dediğin gibi olur her şey" deyince, o da "Bak, dediklerimi unutma!.." deyip gidiyor.
.....
Şimdi ben, ünlü olma yolunda ilerleyen biri oldum. Onun dediklerini harfiyen yerine getirmesem de, söylediğini yaptım. En ünlü sosyal ağ olan Facebook'da benim de ismim var. Şimdi düşünüyorum, ismim var ama, bunun olması ünlü olmama yetecek mi?.. Bundan sonra oraya daha çok zaman ayırmam gerekecek. Arkadaşlarımı bulup onları listeme eklemeliyim. Ailemi, çevremi tanıtmalıyım. Ayrıca, tanımadığım başka ünlüleri bulup onlarla arkadaş olmalıyım. Onların arkadaş listesine girmeliyim. Bir taraftan da, düşünüyorum. Ya, kızım senin başka işin mi yoktu. Uydun şeytana, sen işsiz güçsüz birisi değilsin ki. Bu yoğun işinin arasına, şimdi de Facebook'u soktun diye, kendime de kızıyorum.
N'apayım?.. Oldu bir defa.. Artık geri dönmek olmaz. Ancak, Şeytan bana hep olumlu yönlerden söz etti. Bunun hiç olumsuz yanları yok mu? Sakıncalı taraflarını niye söylemedi bana. Adı üstünde, Şeytan işte. İçimdeki şeytan..
....
Bugün duyduğum bir şey, bazı şeyleri düşünerek yapmam gerektiğini, her olaya hemen öyle balıklama atlamamam gerektiğini düşünmeme neden oldu. Herhangi bir işe başlarken veya bir yere başvuru yaparken, iyice düşünüp taşınıp, ölçüp biçip, planlayıp kararını ona göre vermek gerektiğini hatırlattı, bu duyduğum haber.
Oysa ki, insanın dayısı olmamalıymış. Bunu öğrendim bu haberden. Çünkü, dayı denen kişi, yani annenin erkek kardeşi, başa bela bir akraba imiş. Haberde, eğer dayınız varsa, defterinizden silip atmalısınız, hayatınızdan çıkarmalısınız diyor. Eğer bunu yapmazsanız, başınıza türlü belalar açılabilirmiş.
Hele ki, kredi kartı kullanıyorsanız, dayınız olmamalı. Varsa bile, onu unutmalısınız. Varlığını hiç bir yerde söylememelisiniz. Dayınız öylece, uzak bir yerde, bir kuytu köşede, sessizce kalmalıdır. Bilhassa, Facebook'da ondan asla bahsetmemelisiniz. Dayı kelimesini dahi kullanmaktan kaçınmalısınız.
Böylece, annenizin kızlık soyadı korunabilsin. Kredi kartı korsanlarının eline annenizin kızlık soyadı geçmesin. Aksi halde, ünlü olma hayalleri kurarken, kredi kartınızın ekstresinde ödeyemeyeceğiniz miktarda borçla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Şeytanın dediğine göre, Facebook'a kayıtlı olmayanlar insan sayılmıyorlarmış. Sayılsalar bile, öylesine, önemsiz bir varlıktan öte bir şey olamıyormuş. Bana diyor ki Şeytan; "Önemli ve tanınmış bir şahsiyet olmanın birinci şartı, önemli ve tanınmış kişilerle iletişim kurmak. Çeşitli sosyal faaliyetlere ve organizasyonlara katılmaktır. Hatta insan olmanın birinci şartı, sosyalleşmektir. Çünkü, insan sosyal bir varlıktır." Şeytan işte adı üstünde, benim zayıf taraflarımı biliyor ve devamlı bu zayıf tarafımdan vurmaya bayılıyor. Ben de, sesimi çıkarmadan onun dediklerini dinleyip, peki olur diyorum.
Bu sözlerine devam ediyor. "Bu nedenle senin de Facebook'a üye olup, kendini tanıtmalısın. Öyle tanıtmalısın ki, seni tanımayan, bilmeyen kalmasın. Her şeyini ortaya dökmelisin, sevdiklerini, sevmediklerini, nelerden hoşlanırsın, olmazsa olmazların nelerdir, bunların hepsini oraya yazacaksin. En güzel fotoğraflarını seçip oraya koyacaksın. Fotoğraflarını seçerken dikkat edeceğin en önemli unsur, en cesur ve cazibeli pozlarını seçeceksin. Öyle bir resmin yoksa, hiç beklemeden çektirmelisin. Resimlerinin çok alımlı ve seksi olmasına dikkat etmelisin." Konu buraya gelince, ben "Hoop! O kadar uzun boylu değil. Ben öyle pozlar veremem. Ben karşıyım, bu şekilde insanların kendilerini teşhir etmesine" desem de... O hiç istifini bozmadan ve bozuntuya vermeden, "Ya çekinecek bir şey yok. Herkes aynı şeyleri yapıyor. Hem zaten sen, modern düşünceye sahip bir kızsın. Gençsin, güzelsin, çekicisin ve de akıllı bir kızsın. Daha ne istiyorsun. Bu özelliklere sahip olmayan niceleri, nasıl meşhur olup, paraya dolar, euro diyorlar."
O böyle konuştukça bende mest oluyorum. İçimden, "Vay be!.. Ben ney mişim de haberim yokmuş. Elalem yapıyor da, benim neyim eksik ki.. Hatta çoğundan daha da fazla özelliklere sahibim." diyorum. Bir taraftan, ona "Yok olmaz, ben öyle biri değilim. Onların yaptıklarını yapamam" diyorum, içimden de, "Ya, ne olacak ki, alt tarafı bir siteye üye olacaksın. At işte, yalan yanlış bir şeyler uydur, doldur forumu. Kim bilecek ki, gerçek durumunu. Sonra bilseler ne olacak ki, sen kendinden emin olduktan sonra. Sen ki, yıllar önce buna benzemez, nice olur olmaz yerlere girip çıkan birisin. Oralarda, ne canlar yaktığını, neler yaptığını Şeytan bilmiyor mu sanki. " diyorum. Böylece, yavaş yavaş şeytanın istediği kıvama geliyorum. Beni kıvama getirdiğini anlayan Şeytan, "Sen dediklerimi yap, hiç bir şey olmayacak. Senin yararına olacak her şey. Daha sonra yine görüşürüz" diyor. Ben de, "Tamam, dediklerini yapacağım. Umarım senin dediğin gibi olur her şey" deyince, o da "Bak, dediklerimi unutma!.." deyip gidiyor.
.....
Şimdi ben, ünlü olma yolunda ilerleyen biri oldum. Onun dediklerini harfiyen yerine getirmesem de, söylediğini yaptım. En ünlü sosyal ağ olan Facebook'da benim de ismim var. Şimdi düşünüyorum, ismim var ama, bunun olması ünlü olmama yetecek mi?.. Bundan sonra oraya daha çok zaman ayırmam gerekecek. Arkadaşlarımı bulup onları listeme eklemeliyim. Ailemi, çevremi tanıtmalıyım. Ayrıca, tanımadığım başka ünlüleri bulup onlarla arkadaş olmalıyım. Onların arkadaş listesine girmeliyim. Bir taraftan da, düşünüyorum. Ya, kızım senin başka işin mi yoktu. Uydun şeytana, sen işsiz güçsüz birisi değilsin ki. Bu yoğun işinin arasına, şimdi de Facebook'u soktun diye, kendime de kızıyorum.
N'apayım?.. Oldu bir defa.. Artık geri dönmek olmaz. Ancak, Şeytan bana hep olumlu yönlerden söz etti. Bunun hiç olumsuz yanları yok mu? Sakıncalı taraflarını niye söylemedi bana. Adı üstünde, Şeytan işte. İçimdeki şeytan..
....
Bugün duyduğum bir şey, bazı şeyleri düşünerek yapmam gerektiğini, her olaya hemen öyle balıklama atlamamam gerektiğini düşünmeme neden oldu. Herhangi bir işe başlarken veya bir yere başvuru yaparken, iyice düşünüp taşınıp, ölçüp biçip, planlayıp kararını ona göre vermek gerektiğini hatırlattı, bu duyduğum haber.
Oysa ki, insanın dayısı olmamalıymış. Bunu öğrendim bu haberden. Çünkü, dayı denen kişi, yani annenin erkek kardeşi, başa bela bir akraba imiş. Haberde, eğer dayınız varsa, defterinizden silip atmalısınız, hayatınızdan çıkarmalısınız diyor. Eğer bunu yapmazsanız, başınıza türlü belalar açılabilirmiş.
Hele ki, kredi kartı kullanıyorsanız, dayınız olmamalı. Varsa bile, onu unutmalısınız. Varlığını hiç bir yerde söylememelisiniz. Dayınız öylece, uzak bir yerde, bir kuytu köşede, sessizce kalmalıdır. Bilhassa, Facebook'da ondan asla bahsetmemelisiniz. Dayı kelimesini dahi kullanmaktan kaçınmalısınız.
Böylece, annenizin kızlık soyadı korunabilsin. Kredi kartı korsanlarının eline annenizin kızlık soyadı geçmesin. Aksi halde, ünlü olma hayalleri kurarken, kredi kartınızın ekstresinde ödeyemeyeceğiniz miktarda borçla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Benden söylemesi, gerisi size kalmış!..
Shiftdelete.net
17 YORUMLAR :
Allah'tan dayım facebook'a üye değil :)
ve zaten kredi kartımın limitide 300 lira öder ödemez harcadığımdan limiti hep dolu oluyor.
Facebook'u ilk başlarda bende sevmedim.Daha sonraları ara,-sıra girdiğimde okul arkadaşlarımı bu platformda görmeye başlayınca,onlarla iletişime geçmeme faydalı olunca sevmeye başladım.Facebookta bir iletişim aracı olduğuna göre bu aracı yararlı bir iş için kullanırsan zararı olmaz. Son olarak kimlik bilgilerimize ulaşma işi şimdi o kadar kolay hale geldi ki Facebook'a girmeye gerenk yok.
Bu güzel, eğitici, öğretici, bilgilendirici yazı için teşekkürler Arzucum.
Fotoğraftaki sensen eğer ve facebookta profil fotoğrafı olarak bunu kullanıyorsan bence istediğin düzeyde sosyal olabilirsin. hoş fotoğraf ;)
Facebook hakkında ben de çok olumsuz şeyler düşünüyordum ama şimdiye kadar hiçbir zararını görmedim. Sonuçta arkadaş listene kimleri ekleyebileceğini ve gizlilik ayarlarını sana bırakmış olan bir site. İstediğin bilgisyi gizleyebiliyorsun. O yüzden herşey senin kontrollün altında...
Dayı konusuna gelince de birşey anlamadım. Dayılar neden kötüdür ki?
tamam cok fazla zararı olsada ben yararlarınıda gördüm. Asker arkadaşlarım felan buldu beni nasıl sevindim anlatamam :) Bilgilendirme için teşekkürler Arzucum.
Orjinal Delikanlı,Senin için problem yok o zaman.. Dayına söyle hemen üye olsun Facebook'a.. Ya da, dayını eklemiş olsan da korkacak bir şey yok demektir.. :))
Tılsımcım,Evet, haklısın canım.. Facebook dünyanın en büyük sosyalleşme platformu. Şeytan'ın bana dediği doğru yani..
Eee, işte ben de Şeytan'ı dinledim üye oldum. Bu işte bir iş var ama çıkaramadım. Şeytan'ın doğru söylediğini ben bugüne kadar duymamıştım ama, siz bile destekliyorsunuz. :))
Canım, rica ederim. Asıl ben teşekkür ederim değerli katkıların için. :)
CoRai,Hahaa.. Fotoğraftaki ben olsaydım, şimdiye çoktan meşhurdum. Ama nerdeee, ben öyle poz verene kadar.. :))
Dayı konusunu anlamadın mı?.. Yazıyı bir daha oku istersen.. Gayet açık şekilde anlattım "dayı"yı.. :))
Savaş Çocuğu,Halimcim, kesinle doğru diyorsun. Teknolojiyi doğru şekilde kullandığın takdirde, yararı olur. Doğru kullanmazsan ise zarar bile görebilirsin.
Teşekkür benden Halimcim. :))
Canım Arzucuğum,
Facebook'tan kelime olarak bile ürperiyorum duyunca..Ve oldukça tehlikeli bir platform olarak görüyorum.
Faydasını görüp bir sürü arkadaşına ulaşanlar olduğu doğru.
Ama bu adres senin yazında da bahsettiğin potansiyel tehlikelerin göze alınabileceği vazgeçilmez bir yer olmamalı..
Takip etmek ve eğlenmek adına en fazla takma isimle üye olunabilir diye düşünmekteyim :))
Sosyalleşmek adına tabii :))
Sevgiyle öpüyorum canım seni:))
Canım Zeugmacım...Sadece Facebook değil ki, bahsedilen tehlikeleri barındıran. İnternet aleminin tüm sosyal paylaşım sitelerinin tümü aynı tehlikelere sahip. eğer dikkatli olunmazsa..
Ben de seni öpüyorum canımcım.. :))
Sevgiyle kal...
Henüz facebook'la hiç alakam yok.
Bir türlü girmek içimden gelmiyor.
Ama sen çok güzel yazmışsın.
Hadi hayırlı uğurlu olsun Facebook maceran Arzucum...:)
Dayıların kötü imajını çürütmek adına yazıyorum: Benim de iki tane dayım var,ikisi de birbirinden şekerler,kimsenin kılına dokunmazlar..:))
@ Canım Munucum,
Sen yine bildiğinden şaşma.. Ben de girdim, bakalım sonu ne olur..
Çok sağol hayatım.. :))
@ Hakancım, sağolasın.. Bakalım çıktık bir yolculuğa, sonumuz hayrola..
Yok hayır.. Ben dayıları kötülemedim yazımda. Yanlış anladın sen. Dayılar hiç kötü olur mu?..
Benim demek istediğim, facebook'ta dayınızdan bahsederken soyadını kullanmamaya dikkat edin demek istedim. Yoksa dayıyı kötülemek.. Asla öyle bir şey olamaz.
Biliyorum bende mecaz manada ve espiri niyetine dayılarımı anmıştım Arzu...:))
Keyif dolu bir gün dilerim sana..Sevgiler..:)
Dayımın oğlu olsa olmaz mı (:
Yorum Gönder
Hadi hadi!.. Dök içindeki inciyi!..
Bir inci de senden olsun.
Sizden tek isteğim, kimseye hakaret etmemeniz.
Bir de, Türkçeyi düzgün kullanmanız.
Hepinize, şimdiden sonsuz teşekküler..