F1 2009'un İstanbul Park heyacanı da, geçtiğimiz Pazar günü sona erdi.
İzlemesini en sevdiğim sportif heyecanlardan biridir, F1 yarışları. F1 yarışının olduğu hafta, Pazar günü planlarımı yarışa göre yaparım. Bu planımı bozacak hiç bir şey düşünemiyorum. Çok çok önemli bir durum olmadıktan sonra.
Geçtiğimiz hafta da, aynı heyecanla oturdum TV'nin başına. F1 yarışlarını bu sene, TRT1 yayınlıyor. Ancak, her ne hikmetse, özel kanalların yapmadığı uygulamayı, bizim devlet kanalımız TRT hazretleri yarışları şifreli yayınlamaya başladı. Ama, bize şifre filan söker mi? Evde iki tane tv ve iki tane uydu alıcısı (Receiver) var. Birini taa Dünya Kupası maçları için kırdırmıştık. Diğeri ise şifreli kanalları göstermiyor. Ama, TRT'den yapılan açıklamada, İstanbul GP yarışlarından itibaren şifresiz olarak yayınlanacağı bildirilmişti.
Oturdum rahat bir koltuğa, nerdeyse yarış başlayacak. Şaaak diye yayın kesiliverdi. Allah allah!.. Hani, şifrsiz yayınlanacaktı? Şimdi öbür receiveri yerinden sök, bu televizyona bağla, bir sürü telaşe. O zamana kadar yarışın yarısı olur. Hadi fazla abarttın diyeceksiniz ama, yarışın başını görmedikten sonra, hiç bir kıymeti kalmaz ki. F1'in en heyacan veren kısmı zaten, yarışın başlangıcı. Kim nasıl kalkış yapacak, kimler öne geçecek, ilk kalkışta çarpışan olacak mı? Bunların hepsi, yarışın başında yaşanan en önemli anlar ve en heyacanlı yeri.
Bu start anının heyacanını çok güzel yansıtan, Usta karikatürist Bruno Mantovani, bu yarış sonrasında start anını ultraviole süpersonic gözlükleri ile defalarca izlemiş. Sonunda start anında bizim görmediğimiz 4 boyutta yaşanan ana ulaşarak hemen çizgilere aktarmış. İşte, Bruno Mantovani'nin start anı çizgileri.
Neyse ki, çabuk aklıma geldi, TRT'nin yaptığı açıklamadaki; F1 yarışlarının, TRT1'in 3A uydusu üzerinden şifresiz yayınlanacağı. Ne de, çok uydumuz varmış meğer. Ama, bir çok yarış sever, yayınları normal TRT1 yayını üzerinden, yani 2A uydusundan izlediği için, tekrar şifreli diye izleyememiş.
Yarış benim istediğim gibi değil ama, beklediğim gibi başladı. Bir önceki gün yapılan sıralama turlarında, Pole pozisyonunu elde eden Red Bull pilotu Sebastian Vettel'in kalkışı iyi yapamadığından, 2. cepte başlayan Brawn GP pilotu Jenson Button'un çok iyi bir atakla öne geçişiyle başladı. İngiliz pilot Button bu ataktan sonra da, herkesi ardında bırakarak aldı başını gitti. Yarış da, bu şekilde başladığı gibi sona erdi.
Benim F1 takımım ve pilot, Ferrari ile Felipe Massa 6. olarak bu sene hem takımlar düzeyinde, hemde pilotlar sıralamasında istenileni elde edemediler. Takımların ve pilotların İstanbul GP sonrası elde ettikleri puanlar için, buraya tıklayabilirsiniz.
Yarışla ilgili diğer haberler ise; bu sene ekonomik kriz F1 yarışlarını da etkilemiş olacak ki, ilgi beklenenden düşük oldu. İlk defa 2005 yılında yapılan yarıştaki 100.000 olan seyirci sayısı, bu sene 32.000 sayısı ile sınırlı kalmış. Kriz F1'i de teğet geçmemiş, tam ortadan vurmuş.
Bilet fiyatlarında bu sene de, bir değişiklik olmadığını görüyoruz. Ana tribün fiyatları, Platinum için 700 TL, Gold içinse 500 TL ödemeniz gerekiyor. 15 yaşından küçük ise, bu fiyatların yarısına ana tribünden izleyebiliyor. Geçen sene 400 TL olan Silver bilet fiyatı ise 350 TL’ye, 200 TL olan Bronze biletlerin fiyatı ise 150 TL’ye düşürülmüş. 100 TL olan açık alan bilet fiyatlarında ise 10 TL’lik bir indirim yapılarak 90 TL olmuş.
İstanbul'da damalı bayrağı ilk sırada görerek bu sezon 6. zaferini kazanan Jenson Button'a kupasını Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç verdi. Arınç, yarışların ardından yaptığı açıklamada, çok güzel bir yarış olduğunu belirterek, "İlk kez canlı olarak izledim ve çok mutlu oldum. İnşallah bundan sonraki yarışlara da gelirim. Yarışlar, çok başarılı ve heyecan vericiydi. Button, yarışı hak ederek kazandı. Baştan sona yarışı iyi götürdü. Yarıştan önce favori olarak Button ve Vettel'in ismi geçiyordu. Vettel, üçüncü oldu ama çok genç, istikbal vaat ediyor" dedi.
Ayrıca, Bülent Arınç'la ilgili şu detayı da söylemeliyim. Tören sonrası yapılan kutlama sırasında, Button'un patlattığı şampanyadan Arınç'ta nasibini aldı. Button, patlattığı şampanyayı arkadaşlarına fışkırtırken, orada bulunan Arınç'ın üzerine de gelince, Arınç oradan süratle uzaklaştı. Sayın Arınç, bu tür işlere bulaşınca, üzerine bulaşacaklardan da kaçmamalısın. Ayıp oluyor, yani...
32 derecede sıcaklıkta gerçekleşen yarışta en büyük ilgiyi, dünyaca ünlü topmodel Naomi Campbell ile Rus sevgilisi Vladislav Doronin gördü. Dünyadaki bütün Formula 1 yarışlarını takip eden manken Eylem Şenkal da Türkiye Grand Prixi'nde sürpriz yaşanmadığını belirtirken, seyirci azlığından yakındı. Şenkal, "Keyifli yarış olmasına rağmen çok az seyirci vardı. Seyirci sayısı, yabancılar için şaşırtıcı derecede azdı. 2005 yılında 100 bin izleyici vardı. Bu yıl ise oldukça az seyirci geldi. Her yıl bunun azalması, yabancıların dikkatini çekti. Dünya genelindeki ekonomik kriz de bunda etkili oldu. Biletler çok pahalıydı. Formula 1'in İstanbul'a ve Türkiye'ye çok şey kattığını düşünüyorum. Ülkemizde bu organizasyona ilgi artarsa, dünyadan da bize ilgi artar. Bugün Ferrari'nin pit-stop alanında Naomi Campbel ile birlikte izledim. Çok keyifliydi. Bütün dünya yıldızlarının bile geldiği bu yarışlara bizim de ilgi göstermemiz gerekiyor" diye konuştu.
F1 ile ilgili son olarak eklemek istediğim; F1'in patronu 78 yaşındaki Bernie Ecclestone, Londra'da bir bar çıkışında 16 yaşındaki bir kızla sarmaş dolaş görülünce ülkede günün konusu oldu. Konu hakkında detayları burada bulabilirsiniz.
12 YORUMLAR :
:)
Sağ üst köşede 1 gün önceden yazıyordu şifresiz yayın kanalının adresi :)
Bu yarışlardaki arabalar bana hep çikletlerden ya da Kinder çikolatalardan çıkan oyuncak arabaymış gibi gelir her gördüğümde..
Çok riskli bir de..Bir sürü önleme rağmen ölümcül bir yarış gözüyle bakmışımdır her zaman..
Bernie Ecclestone 78 yaşında ama maşallah arşa çıkmış,ayıp yaa..
F1 2009 İstanbul Park heyecanını şahane detaylandırıp çok güzel ve keyifli bir yazı hazırlamışsın Arzucuğum..
Teşekkür ve ve sevgilerimle öpüyorum seni :)
Sevgili Furkan, yazılan adresi sonradan ama, çabuk hatırladım da, yarışın startını kaçırmadım.
Canım Zeugma,
Aaa çok zevkli ve o kadar da heyacanlı.. F1 yarışlarını izlemek bir tutku benim için.. Bir aşk..
Canımcım, F1'in patronunun yaptığı hakkında fazlaca yorum yapmaya değmez. Sadece, karşılıklı alışveriş diyebilirim. O kadar..
Hayatım, yazıyı beğenmene sevindim. Yorumunla renk kattığın için, çok teşekkür ederim.
Sevgiyle kal, canımcım.. Öpppptüüümm.. :)
F1' in patronu sen öyle deyince Hıncal Uluç ve ünlü yaptığı bir manken vardı hani..Onu getirdi aklıma.
1.80 den daha uzun kızı ensesine falan oturtup pozlar vermişti,kız ünlü olmuştu..Adı neydi bilmiyorum o mankenin ama ünlü olmuştu hani :))
Neyseki bu hareket global bir olaymış,Türk patentli değilmiş bari :))
Sen de sevgiyle kal Arzucuğum..
Sevgilerimle...
Merhabalar,
Benım ıcın araba yarıslarını ızlemek çok da onemlı olmasada denk gelırsem ızlıyorum. Arzucum senı bir bayan olarak F1 yarışlarını takip etmen hoşuma gitti.Renkli bir kişiliğinin olduğunu göstergesi bu.
Benim renkli ve canım arkadaşım sevgiyle kal...
Sevgili Zeugma,
Hıncal Uluç denince, akan sular durur. Çok beğenirim, kendisini. Hakkında ne söylenirse söylensin.. :)
Kızın adını ben de hatırlayamadım ama, "o kızın yerine ben olsaydım keşke" diye düşünmüşlüğüm de vardır.
Öpüyorum canımcığım..
Tılsımcım,
Kişiliğim hakkındaki iltifatın için, çok teşekkür ederim. :)
İzlemekten hoşlandığım, sadece F1 yarışları değil ki. Sporun her branşını izlemekten hoşlanırım. Olimpiyatlardan, Atletizm şampiyonalarına kadar tüm spor aktivitelerini izlemeyi severim. Bu tutku, bizim ailenin kadınlarından sirayet etti bana da. Halamların hepsi de, aynı benim gibi spor tutkunu.
Bir de, tv'de izlemeyi sevdiğimiz, açık oturumlardır. Bizim aile, kravatlı kişileri izlemeye bayılır. :)))
Sevgiyle kal canım..
Arzu, ben bir türlü hoşlanamadım araba yarışlarından, ha ama bak kendim de Tem de bol bol yarış yaptım 2000 li yıllarda(delirince insan neler yapabiliyor)
Gene de dakikalarca oturup , repklika aynı şeyi izlemek sıkıyor beni.
Benim en çok hoşlandığım spor dalları
1- Bayan voleybolu , çok estetik buluyorum, erkeklerini çok sert geliyor gözüme, İstanbulda yaşarken her Cuma Enkada oynardık.
2-Buz pateni, mmmm bayılırımm
3-Kış olimpiyatları
4-Tennis
Mesela basketbol izlemeyi de pek sevmem.
Sevgili uykusuz,
Herkesin aynı şeylerden hoşlanması gerekmiyor zaten. Benim F1 yarışları tutkum, 10 yıl önce bir msn arkadaşımdan kaynaklanıyor. Okudun mu bilmiyorum, blogumda yayınladığım, "İlk sanal aşkım ve sonrası" başlıklı yazımda geçen kişi. O sevdirdi bana Formula 1 yarışlarını.
Ancak, genelde severim spor karşılaşmalarını izlemeyi. Şiddet içerenler hariç tabii. Güreş, boks gibi olanlar hariç. Fakat, spor yapıyor musun dersen? Aksine hiç bir sporu yapamam. Koşmak dışında.. :))
ben de F1 izlemeyi çok sevenlerdenim.. hatta o coşkuyu f1 pilotlarıyla resmen yaşıyorum :D
Hıncal Uluç'un ensesine oturduğu kız Ece Gürsel olmasın :D
Yorum Gönder
Hadi hadi!.. Dök içindeki inciyi!..
Bir inci de senden olsun.
Sizden tek isteğim, kimseye hakaret etmemeniz.
Bir de, Türkçeyi düzgün kullanmanız.
Hepinize, şimdiden sonsuz teşekküler..